Sıklıkla duyduğumuz gibi siz de “Benim vücudum su topluyor” diyorsanız bu yazımı dikkatli okumanızı öneririm.
Ödem vücutta anormal olarak suyun artması sonucu oluşan şişkinliktir. Genellikle ayaklarda, ellerde, yüzde, göz kapaklarında ve ellerde şişme ile rahatça hissedilebilir. Ödemin oluşumunda karaciğer, böbrek, kalp hastalıkları gibi birçok kronik hastalık etken olabilmekle birlikte yetersiz fiziksel aktivite ve dengesiz beslenme de vücudunuzda ödem oluşmasına neden olabilir. Vücudumuzdaki hormonal değişimler, aşırı tuz tüketimi, yetersiz protein alımı gibi faktörler ödem oluşumuna zemin hazırlar. Kadınlarda menstruasyon dönemlerinde (adet döngüsü içerisinde) yaklaşık 1 hafta öncesinde 1-2 kg vücut ağırlığında artışa neden olan ödemler de görülebilmektedir. Bunların haricinde çevresel faktörlerden havanın lodos olması, ani sıcaklık değişimleri, uçak seyahatleri de vücutta kısa süreli ödemlere neden olabilir.
Bu gibi durumlar da beslenmemizde nelere dikkat etmemeliyiz şu şekilde özetleyebilirim;
*Su tüketimini azaltmayın; Vücutta fazla suyun bulunması vücudunuzun su ihtiyacı olmadığı anlamına gelmemektedir. Ödem, hücrelerin dışında biriken sudur. Oysaki hücrelerimizin, doku ve organlarımızın hayati faaliyetlerini gerçekleştirebilmeleri için su olmazsa olmazdır. Su içmek ödem yapmaz! Günde 2-2,5 litre su tüketmeye devam etmeliyiz.
*Tuz tüketiminden kaçının; Tuzun bileşiminde yer alan sodyum hücre dışındaki sıvının en önemli elektrotudur. Su tutucu özelliği bulunmakta olduğundan hücre dışında ödeme neden olur. Günlük 1 tatlı kaşığından fazla tuz tüketmemiz gerektiğini düşünürsek yemekleri az tuzlu yemeyi ihmal etmeyip, tuz içeriği yüksek olan hazır besinler, salça, turşu, tuzlu zeytin gibi besinlerin tüketiminde dikkatli olmalıyız.
*Yeterli protein almaya dikkat edin; Kanımızda bulunan bir protein olan albumin’in en önemli görevi kan ile doku arasındaki su miktarının dengelenmesidir. Yetersiz protein alındığında ödeme neden olur. Özellikle vejeteryan beslenen, kronik bir rahatsızla bağlı olarak protein alamayan kişilerden albumin düşüklüğü nedeniyle ödem oluşur. Bununla birlikte protein ağırlıklı diyetlerin hızlı zayıflamaya neden olmasının en büyük nedeni vücuttaki su kaybını arttırması ve kişiyi zayıflatıyormuş gibi göstermesidir. Biliyoruz ki kalıcı zayıflık su kaybından değil yağ kaybından olandır. Yeterli proteini almak için yumurta, et, tavuk, balık, süt ve süt ürünlerini, kurubaklagiller ve kuruyemişleri (ceviz, fındık, badem vb.) uygun miktarlarda almak gereklidir.
*Aktif olun; düzenli aktivite hormonları dengeleyerek, terle birlikte su kaybını arttırarak ödem atılmasına yardımcı olur. Bunun için günde 10.000 adım atmaya özen gösterin.
*Alkol tüketiminizi azaltın; Alkol kan basıncında değişikliğe neden olarak ödeme sebep olur. Bu nedenle aşırı tüketilmemesi yararlı olup, tüketildiğinde de ödem azaltıcı beslenme önerilerine uymakta yarar vardır.
*Bu besinlerden tüketmeye özen gösterin;
Ananas: Bromelin enzimi içermesi nedeniyle güçlü bir ödem atıcıdır. Günde 1-2 dilim tüketilebilir.
Kahve: Kafein de diüretik etki gösteren bir bileşiktir. Günde 300 mg kafein alımı güvenilir sayılmakla birlikte bu miktara 2 kupa kahve, 2-3 bardak çay ile ulaşabilirsiniz.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Maydanoz, tere, roka, dereotu, ıspanak vb sebzeler potasyumdan zengin olmaları nedeniyle ödemin azalmasını sağlarlar. Sodyum ve potasyum vücudumuzda birbiryle zıt çalışan iki mineral olduğunu unutmayalım.
Kavun-Karpuz: Diüretiktir fakat yüksek glisemik etkiye sahip olmasından ötürü tüketim miktarında aşırıya kaçmamak önemlidir.
Muz: Potasyum kaynağı olması nedeniyle ödem azaltıcıdır.
Antioksidanlar: Ödemin kaynağından biriside vücuttaki inflamasyon dediğimiz iltihabın oluşmasıdır. Özellikler alerjik kişilerde inflamasyon söz konusudur. Yaban mersini, çilek, böğürtlen, domates gibi anktioksidan besinler inflamasyonu azaltarak ödemi azaltır.
Bitkisel çaylar: Ödem söktürücü birçok çeşit bitkisel çay ya da bitki ekstreleri piyasada bulunmaktadır. Örneğin, karahindiba, mısır püskülü, kiraz sapı bunlardan sadece birkaçıdır. Bunların kullanımında ve seçiminde dikkatli olunması gerektiği unutulmamalıdır. Mümkün olduğunca uzman kontrolündeki öneriler dikkate alınmalıdır.
Keyifli günler dilerim.
Uzm. Dyt. Hande Seven Avuk